• slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
Duyurular

Aşağıkoçlu Köyü Osmanoğlu Mahalle'sinden Selami eşi Elfide OSMA vefat etmiştir. Cenazesi 9 Kasım 2023 Perşembe günü öğlen namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından köyümüz mezarlığına defnedilmiştir. Merhumeye Allah'tan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.


Aşağıkoçlu Köyü Ağacalan Mahalle'sinden Osman eşi Makbule SOYLU vefat etmiştir. Cenazesi 28 Aralık 2021 Salı günü öğlen namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından köyümüz mezarlığına defnedilmiştir. Merhumeye Allah'tan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.


Aşağıkoçlu Köyü Ağacalan Mahalle'sinden Rüstem oğlu Mustafa ERSİN vefat etmiştir. Cenazesi 28 Ekim 2021 Perşembe günü öğlen namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından köyümüz mezarlığına defnedilmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.


Aşağıkoçlu Köyü Ağacalan Mahalle'sinden Nazmi oğlu Mustafa SAKA vefat etmiştir. Cenazesi 5 Temmuz 2021 Pazartesi günü öğlen namazına müteakip Beşyol Camiinde kılınan cenaze namazının ardından ilçe şehir mezarlığına defin edilmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.


Aşağıkoçlu Köyü Karaağaç Mahalle'sinden Tacettin oğlu Levent ALGAN Covit 19 tedavisi gördüğü hastanede vefat etmiştir. Cenazesi 14 Aralık 2020 Pazartesi günü öğle namazı öncesi kılınan cenaze namazının ardından mahalle mezarlığına defnedilmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.


Aşağıkoçlu Köyü Beleç Mahalle'sinden Cemal Kösem'in damadı Cemalettin AKSOY Traktör kazası sonucu vefat etmiştir. Cenazesi 01 Eylül 2020 Salı günü öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından mahalle mezarlığına defnedilmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.


Aşağıkoçlu Köyü Hıdıralan Mahalle'sinden Mustafa oğlu Mustafa ARSLAN vefat etmiştir. Cenazesi 12 Mayıs 2020 Salı günü ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından mahalle mezarlığına defnedilmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.


Aşağıkoçlu Köyü Harmancıkaltı Mahallesinden Mustafa eşi Fadime KÖSEM vefat etmiştir. Cenazesi 15 Şubat 2020 Cumartesi günü öğlen namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından köyümüz mezarlığına defnedilmiştir. Merhumeye Allah'tan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.


Aşağıkoçlu Köyü Tefekli Mahalle'sinden Sabri oğlu Aydın SEVİNÇ vefat etmiştir. Cenazesi 04 Şubat 2020 Salı günü öğlen namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından mahalle mezarlığına defnedilmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.


Aşağıkoçlu Köyü Beleç Mahalle'sinden Mustafa Eşi Sefire KÖSEM vefat etmiştir. Cenazesi 26 Ocak 2020 Pazar günü İstanbul Arnavutköy Anadolu Mahallesi Yeşil Camiinde ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Arnavutköy asri mezarlığına defnedilmiştir. Merhumeye Allah'tan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.


Aşağıkoçlu Köyü Deveboyu Mahalle'sinden Ahmet oğlu Mustafa AYDIN vefat etmiştir. Cenazesi 17 Ocak 2020 Cuma günü öğlen namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından köyümüz mezarlığına defnedilmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.


Hava Durumu
Anket
Özlü Sözler
Geveze birine sır söylemek, kırık testiye su koymaya benzer.
Fareli Köyün Kavalcısı


Çok eski zamanlarda fakir ama mutlu bir köy varmış. Bu köyde yaşayanlar çalışır, çabalar, geçinir giderlermiş.

 

Bu köy diğer yerleşim alanlarından uzakmış. İnsanlar dünyadaki olayları daha yakından inceleyemediklerinden bütün yaşantının kendilerinin yaşantısı gibi olduğunu zannederlermiş.

 

Köy güzel bir nehrin yakınında kurulmuş. Nedense nehri karşıya geçip de uzak illere gitme ihtiyacı duymamışlar. Sizde takdir edersiniz ki böyle bir toplum gelişemez. Hatta sorunları daha çok artar.

 

Bu köyde hiç kedi yokmuş. Onlar kedinin ne işe yaradığı ve nasıl bir hayvan olduğunu bilmezlermiş.

 

Şimdi siz diyeceksiniz ki “kedi de nereden çıktı? Bir yerde kedi olsa ne olur, olmazsa ne olur?”

 

Size anlatayım:

 

Çok uzaklardaki bir köyden birisi topal, diğeri de kuyruksuz iki fare yola çıkmışlar. Gece gündüz demeden yürümüşler. Dağ, tepe aşmışlar. Uzun yolları geçerek bu köye gelmişler.
 

Fareler ilk gece köyün dışında saklanmışlar. Ertesi günü köyü incelemeye karar vermişler. Köyü gizlice adım adım gezmişler.

 

Onları engelleyen karşılarına ne bir kedi çıkmış ne de başka bir şey. Buna çok sevinmişler. Diledikleri bir yere yuvalarını kurmuşlar.

 

Bu çiftin ilk yavruları olmuş. Onlar da büyüyüp, kendi yuvalarını kurmuşlar. Derken köyün içinde fareler görülmeye başlamış.

 

Fareler çoğaldıkça her eve dağılmışlar. Her köşeyi tutmuşlar. Bu hazırcı fareler evlerdeki yiyecekleri talan etmeye, buldukları her yeri kemirmeye başlamışlar.

 

Günler geçtikçe öyle çoğalmışlar ki, köylülerin depolarına, buğday ambarlarına girmişler. İnsanlar onların elinden hiçbir şeylerini kurtaramaz olmuşlar.

 

Ellerine aldıkları odun, süpürge ve sopalarla fare avına çıkarlarmış. Ama farelerle baş edemez olmuşlar.

 

Başlamışlar kara kara düşünmeye! Hatta bu insanlar yemek için bir şeyler pişirip, sofraya oturduklarında tatlı tuzlu karınlarını doyuramaz olmuşlar.

 

Çünkü onlar ailece sofraya tam oturdukları sırada köşeden, bucaktan, alttan, üstten çıkan fareler ortalığı sararmış. Onlardan önce sofraya dolarlarmış. Bazı aç gözlü fareler yemeklerin içine bile atlarlarmış.

 

Köylülerin yüzlerindeki mutluluk silinmiş. Yüzleri hiç gülmez olmuş.

 

Öyle ki, bu fareler onları geceleri de tehdit etmeye başlamışlar. Yatak odalarına kadar girmişler. Kulaklarını ve burunlarını ısırmışlar. Onları tatlı uykularından etmişler.

 

Köylüler bir araya toplanmışlar. Bu farelerden kurtulabilmek için fikir yürütmeye başlamışlar. Ancak ürettikleri fikirler, hiç de ümit verici değilmiş.

 

Çaresizlik içinde dağılmışlar. Onlar bu karamsarlıkta, ne yapacaklarını bilemez durumda bekler olmuşlar.

 

Bir gün köye yorgun bir yabancı gelmiş. Genç bir adammış. Sarı saçları omuzlarına kadar dökülüyormuş. Omzunda bir torbası, boynunda da ipe bağlı bir kavalı varmış. Giysileri de eski ve yamalıklıymış.

 

Köylüler bu yabancıyı çoban zannetmişler.

 

Ona:

 

Köyümüzde çobana ihtiyaç yok, demişler.

 

Genç gülmüş:

 

Ben çoban değilim. Başınıza bela kesilen bu farelerden sizj kurtarmaya geldim, demiş.

 

Köylüler sevinçle ilgi göstermişler:

 

Ne olursun bizi bu farelerden kurtar. Bizden ne dilersen yerine getiririz demişler, hep bir ağızdan.

 

Genç de:

 

Sizden bu iş karşılığında, üç yüz altın istiyorum, demiş.

 

Köylüler de:

 

Altının ne önemi var! Sen işini hele bitir, altınlarını cebinde bil, demişler.

 

Böylece köylüler ile genç adam anlaşmışlar.

 

Genç adam boynundaki ipe bağlı kavalı çıkarmış. Ağzına götürüp nağmeli bir şekilde çalmaya başlamış. Bu sihirli bir kavalmış.

 

Kavaldan çıkan sesi duyan fareler, köşeden, bucaktan, yuvadan, çatıdan, delikten, her nerede iseler o delikten pıtır pıtır çıkıp, kavalı çalan gencin peşine düşmüşler.

 

Genç kavalını çala çala köyün her köşesini dolaşmış. Sonunda arkasında öyle bir fare ordusu olmuş ki, o nereye giderse, fareler de gözleri kapalı onun peşinden yürümüşler.

 

Kavalcı bütün fareleri topladıktan sonra köyün yakınından geçen nehre doğru yürümüş. Fareler de peşinden onu takip etmişler.

 

Genç, nehrin ortasına gelince o sihirli kavalı öyle güzel çalmaya başlamış ki, bütün fareler oynaşarak suya atlamışlar.

 

Az sonra nehrin sularına kapılmışlar. Ne kadar çabalasalar da kurtulamayıp, boğulmuşlar. Böylece köy farelerden kurtulmuş.

 

Olay, köylülerin kocaman kocaman açılan gözlerinin önünde olmuş. Köylüler farelerden kurtulmanın sevinciyle birbirine sarılıp, sevinç çığlıkları atmışlar.

 

Kavalcı genç, görevini bitirmiş. Islak elbiseleri ile nehirden çıkmış.

 

Köylülere:

 

Ben görevimi yaptım. Şimdi sıra sizde. Bana söz verdiğiniz üç yüz altını şu torbaya doldurabilirsiniz. Ben de artık yoluma gideyim, demiş.

 

Köylüler farelerden kurtulmanın sevincini yaşarken altınlarından olacaklarını düşününce, birden değişmişler.

 

Bakmışlar ki karşılarında yarı ıslak, elbisesi yamalıklı, zayıf, çelimsiz bir genç duruyor.

 

Ona:

 

Ver torbanı, demişler.

 

Torbaya üç yüz altın yerine, elli altın koymuşlar. Genç torbadaki altınları saymış.

 

Onlara:

 

Bu altınlar eksik. Söz verdiğiniz hâlde sözünüzü tutmuyorsunuz. Yaptığınıza pişman olursunuz. Ona göre tedbirli olun, demiş.

 

Köylüler:

 

Haydi! Var git! Bu altınlar sana yeter! demişler.

 

Genç kavalcıyı yaptığı iyiliğe karşılık, köyden kovmak istemişler.

 

Genç adam:

 

Günah ben den gitti! demiş.

 

Boynuna taktığı kavalını tekrar çıkarmış. Ancak bu sefer kavaldan çıkan nağmeler bambaşkaymış.

 

Bu sesleri duyan köyün bütün çocukları kavalın peşine takılmışlar. Hem gülüyor, hem de oynuyorlarmış.

 

Böylece genç kavalcı köyde ne kadar çocuk varsa, peşine takmış. O önde, çocuklar arkada köyden çıkıp uzaklaşmaya başlamışlar.

 

Anne ve babaların aklı başına gelmiş.

 

Aman genç etme! Eyleme! Çocuklarımızı götürme! diye yalvarmışlar.

 

Ama artık çok geç kaldıklarını anlamışlar. Çünkü genç kavalcı onları hiç dinlemeden yoluna devam etmiş.

 

Köyün dışındaki ormana girmiş. Bütün çocuklar da, kavalcıyla beraber ormandaki ağaçların arasında bir anda gözden kaybolmuşlar.

 

Giden çocuklarını yaşlı gözlerle ormanda aramışlar. Her yıl ormanda onların gözlerinden akan gözyaşlarının ıslattığı yerlerde çiçekler açmış.

 

Bu açan çiçekler, anne ve babalarına gülümseyen çocuklarıymış.

 

Köylüler o mevsim gelince açan çiçekler halindeki çocuklarını görmeye, ormana giderlermiş.

 

Yaptıkları hatanın bedelini de böylece ödemişler. Ayrıca düşünmeden verdikleri bir sözün karşılığında da başlarına gelen bu olayı hiç unutamamışlar.

 

Bu masal herkese ders olsun diye dilden dile anlatılmış.

 

Anlayana sivrisine saz, anlamayana davul zurna bile az!

 

Site Yönetiminin Mesajı
Aidat Borcu Sorgulama
Son Eklenen Video
Köşe Yazıları
Son Ziyaretçi Yorumları
Aykut Bağcı
BENİM KÖYÜM Baharda şenlenir bağı, bahçesi Kokusu başkadır benim köyümün Unutturur adama gamı, kederi Havası başkadır benim köyümün XXX Akşam olur herkes döner evine Can kurban inan ki benim köyüme Gülabi'nin torunları derler bizlere Özü başkadır benim köyümün XXX Yeşil yeşil meşeleri var dağında Meyve ağaçları çiçek açar bağında Her çeşit otlar yeşerir toprağında Yeşili başkadır benim köyümün XXX Köyümün kenarından akar çayı Kıvrım kıvrım dolanır sular tarlayı Unuttum sanma orda olmayı Dostluğu başkadır benim köyümün XXX Yaz gelince çıkarlar yaylaya Gurbetçiler hasretle döner sılaya Benden selam olsun Aziz Ağa'ya Sevgisi başkadır benim köyümün İbrahim SEVİNDİK

Sezgin PİLİÇ
Değerli Hemşerilerim, Öncelikle sizleri saygı ile selamlar, internet sitemizi hayata geçirmiş olmanın verdiği gururu, sizlerle paylaşmış olmanın heyecanı içerisinde oldugumu ifade etmek isterim. Sitemizde köyümüzle ilgili detaylı bilgiler bulabilir fotoğraf ve video galerimizi ziyaret ederek anilarınızı tazeleyebilir ziyaretçi defteri köşesinden paylaşımlarda bulunabilir ve iletişim forumundan köyümüzle ilgili görüş öneri ve dileklerinizi bildirebilirsiniz. Tüm üye ve hemşerilerimizin kullanmasını beklediğimiz internet sitemizin hayırlı olmasını temenni eder tüm hemşerilerimizin katkısını bekleriz.


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 35,0619   35,1251
EURO 36,4162   36,4818
       
Samsun Alaçam Aşağıkoçlu Köyü © Copyright 2019  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır. Hazır Dernek Sitesi | Hazır Köy Sitesi
Top